5 Ekim 2019 Cumartesi

Kitap Değerlendirmesi

Anthony Giddens Siyaset, Sosyoloji ve Toplumsal Teori

       
       Anthony Giddens Siyaset, Sosyoloji ve Toplumsal Teori kitabında, toplumsal düşüncenin temel ve klasik metinleriyle günümüz tartışmalarını ilişkilendirmek ve onları günümüz koşullarında yeniden değerlendirmek üzerine yazılmış makaleleri bir araya getirmektedir. Anthony Giddens bu kitabında, sosyoloji biliminin bu zamana kadar en çok öne çıkan kuramcıların görüşlerini analiz ediyor ve kendine göre doğru, yanlış veya eksik gördüğü noktaları belirtiyor. Kitap on ayrı bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm, Max Weber Düşüncesinde Siyaset ve Sosyoloji, İkinci Bölüm Marx, Weber ve Kapitalizmin Gelişmesi, Üçüncü bölüm, Durkheim’ın Siyasi Sosyolojisi, dördüncü bölüm Durkheim ve Bireycilik Sorunu, beşinci bölüm Comte, Popper ve Pozitivizm, altıncı bölüm Talcott Parsons’ın Yazılarında “İktidar”, yedinci bölüm İnanılmaz Guru: Marcuse’yi Yeniden Okumak, sekizinci bölüm, Garfinkel, Etnometodoloji ve Yorumbilgisi, dokuzuncu bölüm Habermas’ın Emek ve Etkileşim Hakkındaki Düşünceleri ve onuncu bölüm Foucault, Nietzsche ve Marx konu başlıklarını taşımaktadır.       

Max Weber’in siyaset ve sosyolojiyi anlattığı bir bölüm ile başlayan kitap, yazarın yaşadığı coğrafyanın yakın geçmişine bağlı olarak şekillenen düşünceleri çerçevesinde Weber'in işlediği ana konular üzerinden devam ediyor. Kitabın bu bölümünde Weber’in sosyolojisinin siyasi bağlamı ve Weber’in siyasi düşüncesinin sosyolojik çerçevesi gibi konular anlatılıyor. Weber’in Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu adlı kitabında da konu edindiği yönetim ve yönetilen, iktidar ve toplum arasındaki ilişki arasındaki bağlar, Giddens tarafından bu kitapta detayları ile anlatılmaktadır. Weber’in analizinin bütününden çıkan sonuç olarak, demokratik yönetimin, on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıl başlarının klasik demokrasi teorisinde olduğu gibi herhangi bir doğal hukuk kavrayışı üzerine kurulamayacağı ve demokrasinin bir amacın aracı olarak bir teknik olduğu sonucu belirtiliyor.    

Kitabın ikinci bölümünde Karl Marx ve Weber'in kapitalizmin gelişimi üzerine olan düşüncelerinde aynı ve farklı olan noktaları işleyen yazar, Weber’in Marx ve Marksizm karşısındaki tavrı, marx hakkındaki görüşleri ve Weberin sosyal demokrat parti karşısındaki tavrı gibi konu başlıkları altında değerlendirmelerde bulunuyor. Yazar, bürokrasi kavramının aynı zamanda Weber tarafından insanlığın gün geçtikçe daha da dibe batacağı bir bataklık olarak görüldüğünü de anlatıyor. Bu görüşler çerçevesinde, bu bölüm de görüşlerine yer verilen iki ismin yazıları arasında ki bazı temel özellikleri ayrıştırmakla beraber ikisinin deKapitalizm ile ilgili görüşlerinin ortak noktasının kapitalizm yıkıcı gücü ile alakalı olduğunun görüldüğünü anlatmaktadır.         

Emile Durkheim'ın toplumsal iş bölümü kavramını da kitabında işleyen ve bu konunun üzerinde de oldukça duran yazar, Durkheim'ın, modern toplumların göze çarpan en büyük özelliğinin organik ve mekanik iş bölümünü ortaya koyması olduğu sonucunu kitabında belirtiyor. Bu sonucu belirttikten sonra, Durkheim'ın var olan düzen içinde sınıfların ortadan kalkacağı bir toplum düşüncesini, Karl Marx’a benzer şekilde hayal ettiğine değiniyor.        
Üçüncü ve dördüncü bölümler de Emile Durkheim’a değinen yazar bu bölümlerde Durkheim’ın düşüncesinin toplumsal ve siyasi arka planı, Durkheim’ın siyasi sosyolojisinin yapısı ve özü, Durkheim’ın siyasi düşüncesinin eleştirel değerlendirmesi gibi başlıklar altında Emile Durkheim ile ilgili değerlendirmelerde bulunmaktadır. Bunun ardından yine Emile Durkheim ile devam eden kitapta, Durkheim denince akıllara gelen bir diğer kavram olan intihar kavramı, yazar tarafından Durkheim'ın kavrama yaklaştığı toplumsal ve bireysel boyutları da kapsayacak şekilde değerlendiriliyor. Anthony Giddens bireyi, toplum içinde pasif olarak değil aksine aktif ve toplumun bir yansıması olarak gördüğünü anlatarak bu noktadan uzaklaştığı dönem için Durkheim'ı eleştiriyor.     

Beşinci bölümde ise Giddens pozitivizm ve pozitivist felsefe ışığında, sosyal bilimler ve fen bilimleri arasındaki durumu, bu düşünce akımlarının öne çıkan isimleri Comte ve Popper'ı çokça işleyerek anlatmış ve pozitivizm içerisinde bilimin ve bilimsel düşüncenin nasıl tanımlandığını okuyucularına aktarmıştır. Giddens bu bölümde, Comte: Sosyoloji ve Pozitivizm, Mantıksal pozitivizmin kökenleri, Mantıksal pozitivizm ve modern ampirizm, Pozitivist felsefe ve modern sosyoloji, Post-pozitivist bilim felsefesi, Frankfurt felsefesinde pozitivizm eleştirisi, Doğa bilim felsefesi üzerine yorumlar, Doğa bilimleri ve sosyal bilimler gibi konu başlıkları altında değerlendirmelerde bulunmuştur.    

Kitabının ilerleyen bölümlerin de ve özellikle altıncı bölümde Amerikalı sosyolog Talcott Parsons’ın iktidar kavramını ve iktidar ile güç arasındaki ilişkiyi inceleyen yazar, otoritenin iktidarla olan ilişkisine de değiniyor. Bu duruma bağlı olarak kitabın bu bölümünde rıza, sorumluluk, seçme, yönetme gibi kavramlar ön plana çıkmaktadır. Bu bölümün son kısmında, etkileşim sistemlerindeki tahakkümden kurtulmanın, rasyonel olarak savunulabilir otorite biçimlerini inşa etme sorunu olarak göründüğü belirtilmektedir.       

Kitabın daha sonra ki bölümlerinde Marcuse, Garfinkel, Habermas ve en son Foucault, Nietszche ve Marx gibi yazarların fikirlerine değinilmektedir. Bu bölümler de Marcuse’nin analizi, Bazı tözel yorumlar, Teknoloji, özgürlük, siyaset gibi başlıklar altında çeşitli değerlendirmelere yer verilmektedir. Yazar kitabın son bölümlerinde Foucault'nun iktidar teorisinin cinsellik ile bağlantılı ilişkisinden bahsetmektedir. Cinselliğe siyasi bir anlam yüklenmesi üzerinden oluşturulan otoriteyle beraber yazar, Foucault'nun hapishane ve akıl hastanelerini modern çağı betimleyen faktörler olarak belirten görüşlerine de anlatıyor. 

Giddens son olarak, Marx'ın modern çağın sembolleri olarak gösterdiği üretim yerleri ve fabrikaların yerine, Foucault'un hapishane ve akıl hastanelerini koymasının 19.yy. ile birlikte toplumun gözü önünde fiziksel acı ve şovla beraber yapılan cezalandırma işleminin artık ıslah olarak değiştirildiğini belirtmesiyle olan ilgisini de vurguluyor.

2 Ekim 2019 Çarşamba

Sosyal Bilimler Kulübü Kuruldu


İstanbul Medeniyet Üniversitenin Değerli Öğrencileri;

 Okulumuz kulüp kültürünün gelişip dönüşmesine katkı sağlamak, Sosyal Bilimlere gereken değerin verilmesi için farkındalığın artırılması, sosyal bilimlerin her alanına yeni ve uygulanabilir fikirler katabilmek ve bu alanda okuyan öğrencilerin kişisel kariyerlerine katkı sağlayabilmek amacıyla, Sosyal Bilimlerin her alanında faaliyet gösterebilmek ve tüm Sosyal Bilimler öğrencilerini kapsayacak bir çatı olabilmek adına İstanbul Medeniyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Kulübü kurulmuş bulunmaktadır.
Tüm bunların yanında Sosyal Bilimler alanında marka olmuş İstanbul ve ülkemiz üniversite kulüpleri ile bağlantı kurabilmek ve Psikolojiden Sosyolojiye, Hukuktan Siyasete, Tarihten Felsefeye kadar tüm Sosyal Bilimler alanlarında faaliyet gösterebilmek hedeflenmektedir.
Sosyal Bilimler alanında öğrenci olan ve Sosyal Bilimlere ilgi duyan tüm öğrencileri kulübümüz de görmekten mutluluk duyarız. Bu vesileyle, sizleri kulübümüze davet ediyor ve üniversitemizde öğrenim görmeye başlayacak yeni öğrencilere de hoş geldin diyoruz.

Kitap Değerlendirmesi

Anthony Giddens Siyaset, Sosyoloji ve Toplumsal Teori                 Anthony Giddens Siyaset, Sosyoloji ve Toplumsal Teori kitabında,...